Efendimiz zamanından beri bir tedavi şekli olarak kullanılan hacamat, günümüz tedavi sisteminde de aktif olarak yer almaya başlamıştır. Kimileri hacamatı Efendimizin (S.A.V.) sünneti oldugu için yaptırırken, kimileri de rahatsızlıklarına şifa olması gerekçesiyle uygulamaktadır. Kimileri de hem şifa, hem de sünnet olması yönüyle hacamat uygulamasını yaptırmaktadır
Gerekçe ne olursa olsun kan alma tedavisi olarak da bilinen hacamatın, birçok hastalığın tedavisinde yardımcı oldugu günümüz çalışmalarıyla da ispat edilmiştir.
Tansiyon, dolaşım bozuklukları, genel vücut ve organ temizlenmesi, baş ağrısı, baş dönmesi gibi birçok rahatsızlıkta hacamat tedavisi aktif olarak uygulanmaktadır.
Günümüz tedavi uygulamalarında tekrar kabul görmeye başlayan hacamat, 1400 sene önce Efendimizin uyguladıgı bir tedavi şeklidir.
Hatta bir hadis-i şerifte Peygamber efendimiz (S.A.V.) "Miraç’dan inerken hangi melek cemaatine rastlasam, 'Ey Muhammed (S.A.V.), ümettine hacamat olmalarını emret!' dediler" demiştir.
Ayrıca efendimiz hem hanımlarına, hem de sahabelere hacamatı tavsiye etmiş ve kendisi de hacamat yaptırmıştır. Birçok hastalığa şifa olduğunu, bunlardan bazılarının kanser ve cüzzam gibi rahatsızlıklar olduğundan da bahsetmiştir.
Alınan kan hücrelerinin yerine yeni kan hücrelerinin üretilmesi ve bu yeni üretime bağlı olarak da vücudun sıhhat ve dinginliğinin sağlanması günümüz tıbbının hacamata bakış açısını oluşturmaktadır.
Fakat eski tababetdeki hacamat algısı, günümüz tıbbından biraz farklıdır. Hacamatın, yeni kan hücrelerinin üretiminden ziyade vücudun birçok alanında efektif oldugunu ortaya koyar. Bunun sebebini de yine eski tababet diliyle ifade eder.
Eski tababet; ateş su, hava ve topraktan oluşan insanın, beden faaliyetlerinin kordinasyonununda da dört unsuru faal görür. Bu birliktelik sonucunda da bedende faydalı ve zararlı maddeler meydana gelir. Kan, meydana gelen faydalıların başında gelirken; balgam, sevda ve kara safra da bedende oluşan zararlıların başında yer almaktadır. Bu zararlılara günümüz tıbbında birçok isim takılsa da, en güncel ve revaçta olanı toksinler olmuştur. Ve son yapılan çalışmalar birçok hastalığın alt yapısında bu toksinleri görmüş ve tedavideki baş şartı detoksifikasyona, yani bedenin temizlenmesine ayırmıştır.
Bu yaklaşımlar gösterir ki, günümüz tıbbı ile eski tıbbi bilgiler antioksidan uygulamalar konusunda -isimler ve teknikler farklı olsa da- esasta anlaşmışlardır. Hatta eski tababetteki birçok tedavi uygulamaları antioksidan yöntemler üzerine kurulmuştur. Günümüz modası olan detoks, yüzyıllar önce de tedavinin baş şartını oluşturmuş ve tedavi sistemleri bunun üzerine kurgulanmıştır.
Eski tababette biriken atıkların alınmasında lavman, kusma, dağlama, bal şerbeti, kan aldırma ve hacamat baş sıralarda yer almaktadır. Bu tedavilerde yer alan ateşle dağlama ise daha sonra kaldırılmıştır.
Yazımızın konusu olan hacamat ise vücudun temizlenmesi işleminde baş görevli olarak hep yerini korumuştur.
Hacamat yerleri;
Bedende birçok bölgeden hacamat yapılabilir. Hatta hastalıklara göre yeni bölgeler bile belirlenebilir. Ama genel ve en uygun yerler sırt ve baş arkasıdır.
Sırtta özellikle iki kürek kemiği arasının 3 parmak üstü alanlar, sırt enerji hatlarının da bulunduğu bölgelerdir. Bu bölgeler enerji kanallarının geçtiği yerler olduğu için herhangi bir atık birikiminde enerji hatlarının çalışmaması gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Bu durumlarda enerji hatları ile ilgili organlar çalışma kabiiyetlerini yitirmekte ve rahatsızlıklar baş göstermektedir.
Baş arka bölge ise yine başa ve bütün vücuda dağılan enerji hatlarının merkezidir. Ayrıca beyin kanlanmasının da koordine edildiği yerlerdir. Bu nedenle bu bölge unutkanlık, vertigo ve baş ağrısı da dahil olmak üzere birçok rahatsızlığın tedavisinde aktif olarak kullanılmaktadır.
Hacamat zamanları;
Arabi ayların ilk 15 günü beden ve kainattaki faaliyetlerde artış zamanlarıdır. Bu zamanlarda faliyetler daha hızlı, yoğunluk ve artışlar daha fazladır. Bedendeki bu artışlar ilk 15 günden sonra azalmaya başlar. Hacamat vücutta birikenlerin alınması olduğu için de bu ilk 15 günün sonunda yapılacak hacamat uygulaması maksimum faydayı sağlayacaktır. Bu nedenle biriken kanın alınması da Arabi ayların 17'nci, 19'uncu ve 21'inci günleri göz önünde bulundurulur. Ayrıca her bahar dönemi organ ve kan değişiminin olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerde de hacamatın tercih edilmesi, sıhhatimize katkı sağlayacaktır.
Bu zamanlama her sene düzenli yaptıranlar için geçerlidir. Fakat tedavi gerektiren acil durumlarda ise her an hacamat yapılabilir. Tadavilerde hastanın durumuna göre bazen haftanın günleri bazen de ayın günleri değerlendirmeye alınabilir.
Hacamat rahatsızlığa göre maksimum ayda bir tekrar edilebilir. Uygun olan ise üç ayda bir tekrarlanmasıdır. Herhangi bir rahatsızlık yok ise koruyucu amaçlı olarak senede iki kez olmak üzere bahar dönemlerinde hacamat yapılması uygun olacaktır.
Dikkat edilmesi gerekenler;
Hacamatın steril ortamlarda ve işinin ehli kişiler tarafından yapılması gerekir.
Hacamatın aç karnına yapılması etkisini artıracaktır.
Hayvansal gıdaların hacamattan önce ve sonraki bir-iki günde alınmaması hacamatın verimliliği açısından önem arz eder.
2 yaş ile 60 yaş arasında herkes hacamat olabilir. Yalnız şeker ve kansızlık gibi kronik rahatsızlıkları olanlarda uzman kontrolünde hacamat uygulanmalıdır.
Hacamat yapılacak dönemlerde kiraz yememeye özen gösterilmelidir. Çünkü kiraz alımından sonra yapılan hacamatın verimliliği düşük olur.