Türkiye'de bitkisel tedavi denilince akla öncelikle aktarların geldiği malumunuzdur. Bu bilinçaltı fotoğraf, fitoterapinin zihinlerde marjinalleşmesinin ve modern tıbbın kuyusunu kazan primitif bir tedavi yöntemi olduğu şeklindeki inancın temel nedenidir.
Bitkisel tedaviler uzman kişi ve kuruluşlar tarafından yönlendirilmesi gereken ciddi bir tedavi şeklidir. Bilinçsiz bitkisel ürünlerin kullanılması fayda yerine zarar getirebilir. Bu nedenle ürünler hekim kontrolünde ve bu işe ehil olan eczacılar ve sağlık kuruluşları tarafından hazırlanması gerekmektedir.
Oysa bizim bakış açımız, fitoterapinin doğru eller tarafından uygulandığında bir alternatif ya da tamamlayıcı yöntem olmadığı; aksine hekim açısından bitkisel bir ürünü reçete etmenin sentetik bir ilacı yazmaktan farksız olduğu şeklindedir.
Fitoterapi kelime anlamıyla bitkisel tedavi olarak geçmektedir. Fitoterapinin geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Kimyasal ilaç sektörü bunu insanlığa unutturmasına rağmen günümüzde hak ettiği yeri almaya başlamıştır. Bugün WHO (Dünya Sağlık Örgütü) bu tür tedavilere onay vermektedir. Avrupa Farmakopları'nda "Fitoterapik Droglar" geniş yer kaplamaktadır.
Şifalı bitkileri tanıtırken, holistik yani bütünsel tıptan söz etmek yerinde olacaktır. Holistik tıpta, bitkilerle ve doğru seçilmiş besinlerle bedenimizdeki bozulmuş dengeleri düzelterek daha sağlıklı olmak mümkündür.