Vücudumuzda var olan ve vücudumuzun unutmuş olduğu tedavi mekanizması vücuda hatırlatılarak, yenilenme süreci başlatılmadığı sürece yapılan tüm tedaviler, doğal tedavi yöntemleri bile olsa, sadece lokal etki gösterecek ve faydası da belli bir süre olacaktır. Bitkisel tedavide esas olan, vücudun kendi tamir ve yenilenme sürecinin başlatılmasıdır. Bitkisel tedavi eşliğinde yapılan lokal uygulamalar çok daha uzun ve güvenilir sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır. Bitkisel tedaviler sistemik etki ile hatırlanmayı, diğer bütün tedaviler rejenerasyonu ve yenilenmeyi sağlayacaktır.
Proloterapi ve PRP tedavisi; eklem, kıkırdak, tendon, bağ dokusu ve kemiklerde yenilenmeyi sağlayan ve enjeksiyon şeklinde uygulanan tedavilerdendir. PRP'nin Proloterapi'den farkı, sadece eklem içine uygulanması ve solüsyon olarak hastanın kendi kanının kullanılması olarak kısaca özetlenebilir. Fitoterapi ışığında Proloterapi ve PRP tedavisine bu şekilde bakmak daha doğru olacaktır.
Proloterapi:
Proliferatif ve irritan hipertonik solisyonların (dekstroz vs.) vücuda enjekte edilmesi, oluşan enflemasyona karşı vücudun iyileştirici bir savunma esasına dayanır. Enjeksiyonlar genellikle zedelenmiş ve aşınmış tendon, ligament ve eklemlere yapılır.
Böylece eklem, tendon ve kas ağrıları ve ağrıya neden olan bozuk yapı tedavi edilir. Enjekte edilen proliferatif maddeler eklemde, tendonların kaslarla birleşme noktalarında ve kasların kemiğe yapışma yerlerinde, fibro-osseöz bileşkede (enthesis) inflamatuar (yangı) bir süreç başlatır.
Bu inflamasyon tamir mekanizmasını tetikleyerek gerek kıkırdak dokusunda, gerekse kollagen fibrillerin oluşmasında ve tamirinde yeni bir süreç başlatır. Ortalama üç hafta süren inflamasyon sonucunda, 3. seanstan sonra hastanın şikayetlerinde düzelme başlar. Hastanın şikayet ve görüntüleme sonuçlarına göre 3-4 haftada bir 3-6 seans uygulanmalıdır.
Amaç sadece ağrının geçmesi değil, ağrıya neden olan hastalığın düzelmesidir.
Kliniğimizde Proterapi'yi aşağıda sıralanan hastalıklarda fitoterapi eşliğinde uygulamaktayız.
Bel ve Boyun Fıtıkları
Artroz (Eklem kireçlenmeleri)
Menisküs Yırtıkları ve Diz Yan- Çapraz Bağ Hasarları
Fibromiyalji
Karpal Tunel Sendromu
Migren
Topuk Dikeni
Avaskuler Nekrozlar (Kemik dokunun yetersiz kan akımı nedeniyle nekroze olması)
Tendinit (Tendon ve ligamentlerde iyileşmeyen kronik rahatsızlıklar)
Skolyoz
Tenisçi dirseği (Epikondilit)
Perthes Hastalığı
Nöropatiler (ALS, MS, POLİNÖROPATİ vb.)
Myopatiler (MUSKÜLER DİSTROFİLER vb.)
PRP (Trombositten Zengin Plazma Tedavisi)
PRP İngilizce “Platelet Rich Plasma” ifadesinin baş harflerinden türetilmiş olup, 'trombositten zengin plazma' anlamına gelmektedir. PRP tedavisi özellikle son birkaç yılda giderek artan bir şekilde çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaya başlanmış yeni bir yöntemdir. Başlangıçta daha çok kozmetik ve anti-aging amaçlı kullanılmış olsa da, son dönemlerde özellikle kas, iskelet sistemi hastalıklarında sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemde ilaç hastanın kendi kanından hazırlanmaktadır. Yani doğal bir tedavi yöntemidir.
PRP tedavisi bir tür semptom baskılama tedavisi olmayıp direkt olarak hastalığı tedavi etmeye yönelik bir tedavidir.
Hastadan damar yolu ile yaklaşık 10-20 cc kadar kan, bu iş için özel olarak hazırlanmış pıhtılaşma önleyici ilaç ihtiva eden tüplere alınır. Alınan kan, tüp ile özel santrifüj işleminden geçirilir. Bu işlem yaklaşık 10 dakika sürer. Santrifüj işleminden sonra kanın trombosit dışındaki hücreleri tüpün dibine çöker. Üzerinde trombositten zengin sarı renkli bir plazma sıvısı kalır. Bu üstte kalan sıvının dip kısmında trombositlerin daha da yoğun olduğu yaklaşık 2 cc'lik bir bölüm vardır. Özel sistem sayesinde her milimetre küpünde yaklaşık 1 milyon trombosit hücresi olan plazma enjeksiyonun uygulanacağı enjektöre çekilir. Bu aşamadan sonra uygun teknikle istenilen bölgeye uygulanır.
Trombosit temelde kanın pıhtılaşmayı sağlayan elemanı olup içerisinde büyüme faktörü (Growth Factor) ve bazı doğal koruyucu maddeler içerir. PRP yöntemi ile trombositten zengin plazma elde edilir ve eklenen ilaçla trombositler aktive edilir. Böylece trombositlerin içerdikleri büyüme faktörlerinin açığa çıkması sağlanır. Trombositten zenginleştirilmiş plazma sıvısı doğal bir ilaç gibi etki gösterir. Yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu tendon kıkırdak gibi yapıların hücrelerini uyararak o bölgedeki iyileşmeyi hızlandırır. PRP‘nin özellikle diz kireçlenmelerinde görülen kıkırdak zedelenmeleri ve aşınmaları üzerine iyileştirici etkisi gösterilmiştir. Bu gibi durumlarda PRP (Fitoterapi eşliğinde) yavaş ortaya çıkan kalıcı tedavi sağlayabilmektedir.
Tedavi edilecek bölgeye göre 1-3 ml kadar, bir kez yada belli aralıklarla 2-3 kez enjeksiyon yöntemi ile uygulanır. Diz kireçlenmelerinde diz eklemi içine birer ay arayla üç kez uygulanır. Tenisçi dirseği, aşil tendiniti, omuz tendon yırtılmaları gibi durumlarda ise genelde birer ay arayla 2 enjeksiyon uygulanmaktadır.
PRP hangi hastalıklarda kullanılır?
Diz Kireçlenmeleri
Dizde Kıkırdak(Menisküs) Hasarlanmaları
Avasküler Nekroz
Topuk Hikeni
Tenisçi Dirseği, Golfçu Dirseği
Omuz Tendon Romatizmaları ve Yırtıkları
Nöropatiler (ALS, MS, POLİNÖROPATİ vb.)
Myopatiler (MUSKÜLER DİSTROFİLER vb.)
PRP tedavisinin iyileştirici etkisi ne zaman başlar ?
Enjeksiyondan sonra birkaç hafta içinde tedricen başlar ve iyileşme süreci 3 ay ile 12 ay arasında devam eder. Bu nedenle PRP enjeksiyonları sonrası kortizon enjeksiyonlarında olduğu gibi hızlı bir ağrı azalması olmaz. Ağrı yavaş yavaş azalır ve aylar içinde geçer. Şikayetlerin tekrarlaması, Fitoterapi eşliğinde yapılan PRP tedavisi sonrası pek gözlenen bir durum değildir.