İnsan kainat ile uyum içerisinde var olan bir varlıktır. Bu varlığın hayatını sürdürülebilmesi ise kainat ile uyumunu dizayn eden bazı ekipmanlara bağlıdır. Bunlar ise beş duyu olarak adlandırılan görmeden sorumlu göz, işitmeden sorumlu kulak, kokudan sorumlu burun, dokunmadan sorumlu deri ve tattan sorumlu dilimizdir. Dokunma duyumuzun faaliyeti olarak elimizle bir şeye dokunduğumuzda aslında birşeye değil milyonlarca elektronlardan atomlara kadar birçok hareket sahibi minik yapılara dokunuruz. Dokunma ile kurulan bağ sonucunda alınan sinyaller, elektronların hareketi ve atomların titreşimleridir. Çünkü, varlıklar aleminin yapı taşını oluşturan atomlar aynı zamanda alınan sinyalizasyonunda kaynağıdır.
GÖRME MERKEZİMİZ
Görme merkezimizde de durum aynıdır. Görme merkezimize gelen sinyaller değerlendirerek gördüğümüzün kırmızı bir gül veya bir papatya olduğu ortaya konur. Bunlar gibi koklama, tat ve işitmemiz de gelen sinyallerin beyindeki ilgili merkeze iletilmesi ile sonuca bağlanır. Kokladığımız, tattığımız veya işittiğimiz sinyaller beyinde isimlendirmeye tabi tutulur. Artık sinyallerin beyine iletilmesi ile kokladığımız bir gül, işittiğimiz bir kuş sesi, tattığımız bir baklava, dokunduğumuzda bir ipeksi kumaştır. Ama beyin tanımlayana kadar sadece birer sinyaldir.
BURUN SAĞLIĞI
Kainat ile bağlantı kurmamızı sağlayan diğer bir yardımcımız ise koku faaliyetimizdir... Bu işlevin yürütülmesinde de beş duyu organımızdan biri olan burnumuz görev alır. Genelde estetik olarak değerlendirilen burnumuzun vücudumuz için birçok önemli görevleri vardır. Burun sadece kokuların algılanmasında değil vücudun ihtiyacı olan oksijenin kana ulaştırılmasında da aktif bir görev üstlenir. Ayrıca tat almadaki katkısı da burnumuzun çok önemli vazifelerinden birisidir. Burun sağlığımız için dikkat etmemiz gerekenler ise şunlardır. Özellikle zararlı alışkanlıklardan olan sigaranın bırakılması, tozlu alanlardan uzak durulması, bilinmeyen keskin kokuların koklanmaması, solunum yolu enfeksiyonlarının tedavi edilmesi, burun karıştırılmaması ve burun kıllarının koparılmaması olarak sayabiliriz.
KULAK KEPÇESİ
Duyma her ne kadar tat ve koku da olduğu gibi algı ve sinyal işlemi olsa da yapı itibariyle biraz farklılıklar içerir. Çünkü kulaklarımız duyma işlemi için özel yapı ve işlevlere sahiptir. Her şeyden önce kulağın dış yapısının şekli duyma için organize edildiğinin bir göstergesidir. Özellikle de bazen beğenmediğimiz kulak kepçemiz bu iş için özel dizayn edilmiştir. Bu dizayn gereği kulak kepçesinde yapacağımız değişiklikler sesin şiddetini değiştirir. Duyma faaliyetimizin sağlıklı olması da bizim için önem arz eder. Çünkü iyi bir duyma çevre ile iletişim ve uyum demektir.
GÖZLER İÇİN A VİTAMİNİ
Göz sağlığı için temizlik en ön şarttır. Bunun için kirli eller ile gözlerimize ellemememiz ve başkalarının havlu ve gözlük gibi özel eşyalarını kullanmamamız gerekir. Ayrıca televizyon ve bilgisayar gibi elektronik cihazları uzun süreli ve yakından kullanmamız doğru değildir. Gazete ve kitap okumalarımızda göz mesafemizi ne çok uzak ne de yakın tutmamamız gerekir. En uygun mesafe 35 cm'dir. Dış etkenler olan ısı, ışık, sıcak ve soğuktan korumamız gerekir. Ayrıca havuç gibi A vitamini içeren meyve ve sebzeleri tüketmemiz gerekir. Çünkü A vitamini göz üzerindeki etkisi ispatlanmıştır.
ÜÇ TEMEL HİS
Dokunma derimizin kompleks yapılanması ile gerçekleşen bir faaliyettir. Deri yoluyla, basınç, sıcaklık ve ağrı olmak üzere üç temel his algılanır. Mesela elimizde eldiven var iken soğuk suya elimizi soktuğumuzda elimiz ıslanmasa da ıslaklık hissederiz. Bunun nedeni cildimizin hissettiği basınç ve sıcaklıktır. Bunun su gibi algılatan ise beynimizin tasavvurudur. Ayrıca bir şeyin yapışkan, ıslak yumuşak, sert veya ipeksi olduğu da beynin tasavvurudur. Derinin en önemli bir hissi ise ağrıdır. Ağrı hayatın idamesi için en önemli hislerden birisidir. Çünkü ağrı uyaranı zarar veren şeylerden bizleri haberdar eder. Buna göre bedenimiz koruma faaliyetlerine başlar. Deri sağlığı sıhhatli bir dokunma hissinin de kaynağıdır. Demek ki deri sadece vücudumuzu dıştan örten bir örtü değil çevreyi algılamamızda ve kendimizi korumamızda üstün görevlere sahip bir organımızdır. Bu organımızın sağlıklı olması ise diğer duyu organlarımız gibi üstün önem sahiptir. Bunun için derimizi ısı, ışık, sıcak, soğuk gibi etkenlere ve yaralanma gibi tahriş edici durumlara karşı korumamız gerekir. Ayrıca bol su ile deri sağlığına ciddi destek olabiliriz.
TAT ALMA İŞLEMİ
Tat alma dildeki sinirlerin beyne iletilmesi ile ortaya konur... Tat alma işleminin startı dil organında verilir. Bu organ tat sinyallerini oluşturmak için özel yetenekler ile donatılmıştır. Bu işlem için dil üzerinde özel tomurcuklar ve tomurcuklar üzerinde de tatlı, tuzlu, ekşi ve acı olmak üzere dört almaç tayin edilmiştir. Normalde dilin her bölgesi her tadı algılayabilir. Ama bu bölgeler bu tatlara daha hassastır. Alınan gıdalar ağızda parçalanarak tükürükte çözünmeye başlar. Çözünen maddeler ise dilde bulunan tat almaçlarını uyarır. Almaçlar aldıkları uyarıları tat alma sinirlerine iletir. Sinirler ise uyarıyı beyindeki tat alma merkezine ulaştırır. Merkeze ulaşan sinyalleri değerlendiren beyin alınan gıdanın ismini belirler. Ve bu sürecin ardından tat alma işlemi gerçekleşir. Dil tat alma işlemini gerçekleştirirken uzman bir kimyacı gibi hareket eder. Çünkü tat alma işleminin ortaya konması için binlerce farklı yapıyı ayırt edecek bir bilgi ve yeteneğe ihtiyaç vardır. Bazı gıdalar ise tat noktasında beyne oyun oynar Bazen gıdalarda olmayan bazı tatları algılarız. Örneğin enginarın arkasından su içince tatlı algılamamız veya diş macunu kullandıktan sonra portakalın acı algılanması gibi. Her iki durumda da tat alıcıları maskelenerek farklı tatlar hissedilebilir. Böylece ekşiler acı, acılar ise tatlı algılanabilir. Tat sağlığı için dil sağlığı önemlidir... Tat alma organımız olan dilin sağlığı gıdaların iyi algılanmasında son derece öneme sahiptir. Bu nedenle dil sağlığına destek olacak bir kaç önlem dikkate alınmalıdır. Bunlar arasında da en önemli sırada ağız temizliği gelir ki, erken yaşlarda bu alışkanlık kazanılmalıdır. Ayrıca dişlerimizi fırçalarken dil fırçalamayı da ihmal etmememiz gerekir.
Yazının tamamını okumak için tıklayın